İlerleyen teknoloji ve bu cihazların ameliyathanelere kadar girmesiyle beyin ameliyatlarında cerrah artık sadece mikroskop eşliğinde operasyon yapmıyor; hasta uyandırılmadan MR çekilebiliyor, beyin haritalaması eşliğinde hastanın konuşma veya hareket merkezi kontrol edilerek ameliyatlar gerçekleştirilebiliyor. 'Hibrit' olarak adlandırılan yeni nesil ameliyathaneler sayesinde eskiden 8-10 saat süren ameliyatlar birkaç saatte bitirilebiliyor.
Prof. Dr. Türker Kılıç, teknolojinin ameliyathaneye girmesiyle son 5-6 yıldır kişiselleştirilmiş cerrahi yapılabildiğini anlatarak, "Son 10 yıldır beyin cerrahisinde multidisipliner yaklaşım ve teknolojinin hızla ilerlemesi ile artık ameliyathane kavramı değişti. Önceden örneğin tümörlerde en kolay şekilde oradaki yabancı dokunun çıkarılmasını amaçlardık sadece. Oysa şu anda anatomik, biyolojik ve fizyolojik rehberli ameliyathane sistemi eskisine göre hem daha başarılı hem daha kısa sürede hem işlevsel ve biyolojik anlamda daha nitelikli ameliyatlar yapmamızı sağlıyor. Yani artık ameliyathane bizim için sadece mikroskopla girip tümörü çıkardığımız bir yer değil. Mikroskobun yanında endoskopu kullandığımız, anjiyo yapabildiğimiz, gamma knife uygulayabildiğimiz, MR çekebildiğimiz veya damar içi kasıktan girip stent koyabildiğimiz ve bütün bu teknikleri aynı anda uygulayabildiğimiz kişisel cerrahi yapılabilen mekanlar haline geldi" dedi.
Bu yeni nesil ameliyathanelerin 'hibrit ameliyathane' olarak adlandırıldığına dikkat çeken Prof. Dr. Kılıç, “Biz ameliyat esnasında sadece navigasyonu değil MR’ı da kullanabiliyoruz. Böylelikle hastanın anatomik değişimini o anda takip edebiliyoruz. Süreyi tabii ki kısalttı teknolojik imkanlar ama bazı ameliyatlarda da işin niteliğini, kalitesini, hastaya yararını artırabilmek için aslında süre uzadı. Örneğin dokuyu çıkardığımız an tümörün hemen o anda genetik ve moleküler yapısını inceleyerek operasyona o sonuçlara göre devam edebiliyoruz. Eskiden bunları yapma imkanı yoktu. Bazen ikinci üçüncü ameliyatlar gerekli olabiliyordu" diye konuştu.
BEYİN HARİTALANDIRMA İLE EN DOĞRU CERRAHİ
Ameliyat esnasında beyin işlevini daha yakından izleyebilme imkanını da bulduklarını anlatan Prof. Dr. Kılıç, "Fizyolojik rehberli sistemlerle bunu yapabiliyoruz. Beyin haritalaması, hastayı uyandırarak konuşma merkezinin haritalanması ya da uyandırmadan hareket merkezinin haritalanmasını yapabiliyoruz. Büyüme hormonu salgılayan hipofiz adenomu adını verdiğimiz bir hastayı ameliyat ettik az önce. Eskiden bu işlemi burundan girerek veya büyük oranda kafatasından kesi yaparak beyinden yapıyorduk. Şimdi sadece burundan girerek tümörü çıkarabiliyoruz. Çünkü ameliyat sırasında MR çekebiliyoruz ya da oradaki dokunun niteliğine göre ameliyatı ilerletebiliyoruz. Sadece mikroskobu değil endoskopi de kullanabiliyoruz. Cerrahide bu tür yaklaşımlar bize daha büyük güvenilirlikle, daha kısa sürede ve hasta açısından daha büyük kolaylıkla tedavi imkanı sağlıyor" dedi.
PEKÇOK TETKİK HASTA UYURKEN YAPILABİLİYOR
Tüm bunların özellik gerektiren bir Teknoloji olduğunu belirten Prof. Dr. Kılıç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bütün sistemin buna uyumlu cihazlardan oluşması gerekiyor. Hipofiz adenomunu aldığımız hastamızı işlem bittikten sonra uyandırmadan hemen ameliyathane MR’ına aldık ve dokunun tamamını çıkarıp çıkaramadığımıza baktık. Eğer hala geride bir parça kalmış olsaydı, hastayı henüz uyandırmadığımız için ameliyata bir süre daha devam edip dokuyu tamamen çıkarana kadar sürdürecektik. Bazen de riskli bölgelerde tümör kalıntısı olabiliyor. Mesela şah damarına yapışık olabiliyor. O zaman da MR çekip hastayı operasyon sonrası direkt gamma knife’a alıyoruz. Kişiselleştirilmiş cerrahide tümöre veya o anatomiye spesifik cerrahiden bahsediyoruz. Pek çok tetkiki hasta uyurken yapabiliyoruz MR, anjiyo gibi… Bir değişiklik gerekiyorsa hemen o an yapabiliyoruz."